Kktc'Yi Kim Kurdu ?

Umut

New member
Bilimsel Bir Merakla: “KKTC’yi Kim Kurdu?” Sorusuna Farklı Bir Bakış

Merhaba forumdaşlar,

Uzun süredir kafamı kurcalayan bir soruyu sizlerle paylaşmak istiyorum: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) kim kurdu?

Evet, cevap basit gibi görünebilir — “Türkler kurdu” ya da “Rauf Denktaş kurdu” diyebiliriz. Ancak bu soruya sadece siyasal veya tarihsel bir yanıt vermek, aslında olayın çok katmanlı doğasını görmezden gelmek olur. Bugün biraz farklı bir gözle, bilimsel ama sade bir dille bu meseleyi irdeleyelim.

---

Tarihsel Arka Plan: Kuruluşun Jeopolitik Zemini

Kıbrıs adası, tarih boyunca Akdeniz’in en stratejik noktalarından biri olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun 1571’de adayı fethetmesinden sonra, adada yaklaşık üç asır boyunca Türk idaresi sürmüştür. 1878’de Osmanlı, adayı geçici olarak Britanya’ya devrettiğinde, “geçicilik” kavramı ileride büyük tartışmalara yol açacaktı.

II. Dünya Savaşı sonrası dönemde İngiltere’nin sömürge siyasetini geri çekmeye başlaması, Kıbrıs’ın kaderini yeniden tartışmaya açtı. 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti, Türk ve Rum toplumlarını eşit ortaklar olarak bir araya getirse de, bu denge uzun sürmedi. 1963’teki “Kanlı Noel” olayları, Türk toplumunun fiilen ayrı bir yönetim kurmasına yol açtı.

Bilimsel olarak bakıldığında, bu süreç “etnik çatışma modeli”nin klasik bir örneğidir. Sosyolog Ted Gurr’un “relative deprivation” (göreli yoksunluk) teorisine göre, bir topluluk kendini sistematik olarak dışlanmış hissederse, kendi siyasi yapısını kurma eğilimine girer. Kıbrıs Türkleri tam olarak bunu yaşadı.

---

Kurucu Faktörler: Bir Devletin Bilimsel Anatomisi

Bir devleti kurmak sadece bir siyasi karar değil; ekonomik, toplumsal, kültürel ve psikolojik süreçlerin kesişimidir. KKTC’nin kuruluşunu anlamak için bu süreçleri ayrı ayrı incelemek gerekir.

1. Politik Faktör:

1974’te Türkiye’nin “Kıbrıs Barış Harekâtı” sonrası, ada ikiye bölündü. Bu olay, KKTC’nin fiilen doğumunu hazırladı. 15 Kasım 1983’te, Rauf Denktaş’ın öncülüğünde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi. Ancak uluslararası hukuk açısından KKTC hâlâ sadece Türkiye tarafından tanınmaktadır.

2. Sosyolojik Faktör:

Toplumsal kimlik bilinci, devletin meşruiyetinde kilit rol oynar. KKTC’nin kuruluşunda Kıbrıs Türklerinin “biz” duygusunu güçlendiren faktörler — eğitim, medya, tarih bilinci — çok önemliydi. Bu, Benedict Anderson’ın “hayali cemaat” (imagined community) kavramıyla açıklanabilir.

3. Ekonomik Faktör:

Bir devletin sürdürülebilirliği, ekonomik bağımsızlığıyla ölçülür. KKTC ekonomisi bugün dahi Türkiye desteğine büyük ölçüde bağlıdır. Bu durum, “yarı-özerk bağımlılık modeli” olarak sosyoekonomik analizlerde tanımlanır.

---

Kadın ve Erkek Bakış Açılarıyla Kuruluşu Okumak

Tarih genelde “kahraman erkekler” üzerinden anlatılır. Fakat bir toplumu anlamak için sadece liderlerin değil, halkın — özellikle kadınların — duygu, dayanışma ve sosyal etkileşim düzeylerine de bakmak gerekir.

Erkeklerin veri odaklı bakışı:

Birçok erkek yorumcu, KKTC’nin kuruluşunu askeri, hukuki ve diplomatik parametrelerle değerlendirir. Rakamlar, antlaşmalar, güç dengeleri, liderlik stratejileri ön plandadır. Örneğin, 1974’teki müdahale sonrası adada nüfusun %36’sını oluşturan Türk toplumu, bugün kuzeyde %100 oranında yoğunlaşmıştır — bu, demografik mühendisliğin bir sonucudur.

Kadınların sosyal ve empatik bakışı:

Kadın araştırmacılar ise genellikle KKTC’nin kuruluş sürecinde yaşanan göç, kayıp, travma ve dayanışma unsurlarını öne çıkarır. Örneğin, Kıbrıslı Türk kadınların savaş sonrası kurduğu dayanışma ağları, toplumsal yeniden inşanın duygusal omurgasını oluşturdu. Bu, psikoloji literatüründe “travma sonrası büyüme” (post-traumatic growth) olarak adlandırılır.

Belki de bu iki bakış açısını birleştirmek, KKTC’nin gerçek kurucusunu anlamanın en dengeli yolu: hem analitik hem empatik.

---

Bilimsel Perspektiften “Kim Kurdu?” Sorusu

Yukarıdaki tüm katmanları bir araya getirdiğimizde, “KKTC’yi kim kurdu?” sorusunun cevabı artık tek bir kişiye indirgenemez hale geliyor.

- Siyasi olarak: Rauf Denktaş ve dönemin Türkiye hükümeti.

- Toplumsal olarak: Kıbrıslı Türk halkı.

- Psikolojik olarak: Korku, güvensizlik ve kimlik arayışı.

- Bilimsel olarak: Sosyal sistemlerin kendi varlığını koruma refleksi.

Yani KKTC’yi sadece Denktaş değil, toplumsal bilinç kurdu. Bir anlamda, “toplumun hayatta kalma içgüdüsü” devleti doğurdu. Bu, sosyal sistemlerin evrimsel dinamiği açısından oldukça ilginç bir örnektir.

---

Uluslararası Tanınma Sorunu: Bilimsel Bir Çıkmaz

Uluslararası hukuk açısından KKTC’nin tanınmaması, devlet olmanın temel unsurlarını — toprak, halk, egemenlik ve tanınma — eksik bırakıyor.

Montevideo Sözleşmesi’ne göre tanınma, devlet olmanın şartı değil ama işlevselliği açısından zorunlu.

Bu yüzden KKTC, “tanınmamış ama var olan devlet” (de facto state) kategorisine giriyor.

Benzer örnekler arasında Abhazya, Güney Osetya ve Transdinyester bulunuyor.

Bu durum sosyal psikoloji açısından “meşruiyet arayışı” olarak da yorumlanabilir. Yani bir toplum, varlığını kabul ettirmek için sadece politik değil, duygusal bir mücadele de verir.

---

Forumdaşlara Soru: Sizce Gerçek Kurucu Kim?

Şimdi sözü size bırakmak istiyorum.

Sizce KKTC’yi asıl kuran kimdi? Denktaş mı, Türkiye mi, yoksa Kıbrıs Türk halkının var olma direnci mi?

Bir toplumun kendi devletini kurma hakkı mı daha önemlidir, yoksa uluslararası hukukta tanınmak mı?

Ve sizce bir gün KKTC tam anlamıyla tanınırsa, bu durum kimlik duygusunu nasıl etkiler?

Bu sorulara verilecek her cevap, sadece tarih değil, insan doğası üzerine de bir şey söyleyecektir.

Sonuçta, her devlet bir “insan davranışı deneyidir” — korkular, umutlar, stratejiler ve ideallerin birleştiği bir noktadır.

---

Sonuç: Bir Devletin Hikâyesi, Bir Toplumun Aynası

KKTC’nin kuruluşu, sadece bir siyasi olay değil; kimlik, aidiyet ve varoluşun bilimsel bir örneğidir.

Bu açıdan bakıldığında, “KKTC’yi kim kurdu?” sorusunun cevabı tekil değil, kolektiftir:

Bir liderin iradesiyle, bir halkın direnciyle, bir ülkenin stratejik kararıyla ve insanın doğasındaki “kendini koruma dürtüsüyle” kuruldu.

Belki de en doğru cevap şu olurdu:

KKTC’yi insan kurdu — hem aklıyla hem duygusuyla.