Pekmez topraksız yapılır mı ?

Izettin

Global Mod
Global Mod
Pekmez Topraksız Yapılır mı? Küresel ve Yerel Perspektiflerden Bir Tatlı Sohbet

“Bir konunun hem mutfağında hem anlamında gezmeyi severim.”

Bugün forumda sofralarımızın en kadim tatlarından birine, pekmeze bakalım. Ama sadece bir tarif olarak değil; onun ardındaki kültürü, bilgeliği, hatta bilimi konuşalım. Çünkü bir soru var ki, kuşaktan kuşağa hep tartışılmıştır: Pekmez topraksız yapılır mı?

Bu soru sadece mutfakla ilgili değil — aynı zamanda gelenek, hijyen, doğa ve kimya arasında dolaşan bir yolculuk.

---

Topraksız Pekmez Mümkün mü? Bilimsel Gerçekten Başlayalım

Klasik yöntemde üzüm suyu kaynatılmadan önce içine pekmez toprağı (genellikle kalsiyum karbonat veya kil içeren özel beyaz toprak) eklenir. Bu toprak, asidik üzüm suyunun pH’ını dengeler, fermantasyonu durdurur ve suyun berraklaşmasını sağlar. Ayrıca koku ve tortu giderici etkisi de vardır. Ancak kimyasal olarak baktığımızda, bu işlevleri modern yöntemlerle de elde etmek mümkündür.

Toprak yerine kullanılabilecek bazı alternatifler:

- Kalsiyum karbonat (gıda katkı standardında)

- Filtrasyon sistemleri (aktif karbon, mikron filtre)

- Doğal pH düzenleyiciler (yumurta kabuğu tozu, bitkisel bazlı çözeltiler)

Yani evet, topraksız pekmez yapmak mümkündür. Ancak soru “mümkün mü?”den çok, “aynı ruhu taşır mı?” noktasında düğümlenir.

---

Yerel Perspektif: Anadolu’nun Toprakla Bağı

Anadolu köylerinde pekmez kaynatmak sadece bir gıda üretimi değildir; bir ritüeldir. Bağbozumu sonrası aileler bir araya gelir, büyük kazanlar kurulur, çocuklar etrafta oynar, kadınlar köpüğü alır, erkekler odun taşır. İşte bu süreçte “pekmez toprağı” sadece bir madde değil, bir geleneğin parçası hâline gelir.

Bir Yozgatlı ninelerden biri şöyle der:

“Toprak koymazsan, o pekmez değil, üzüm şurubudur evladım. Toprak temizler, özü çıkarır.”

Bu sözün içinde hem inanç hem deneyim var. Yüzyıllar boyunca insanlar, bilmeden kimyasal dengeyi gözlemlemiş, doğayla kurdukları ilişkiyi sofralarına taşımışlar. Anadolu için toprak, sadece üretimin unsuru değil; doğayla kurulan güvenin sembolü.

---

Küresel Perspektif: Modern Gıda Teknolojisi ve “Topraksızlık” Trendi

Dünyada da benzer tartışmalar var. İtalya’da geleneksel balsamik sirke, Japonya’da miso, Orta Doğu’da hurma pekmezi… Hepsinde bir nokta aynı: Geleneksel üretim teknikleriyle modern hijyen standartları arasında bir denge arayışı.

Bugün Avrupa’da “organik sertifikalı” üretim tesislerinde doğal mineralli filtreleme sistemleri kullanılıyor. Yani “toprak” kavramı, fiziksel bir madde olmaktan çok, doğallığın simgesi olarak yaşatılıyor.

Bununla birlikte, gıda güvenliği açısından kontrolsüz toprak kullanımının riskleri de biliniyor. Ağır metal veya kirletici içeren topraklar, ürünü sağlıksız hâle getirebilir. Bu yüzden küresel ölçekte üreticiler “topraksız ama doğal” yolları tercih ediyor: aynı etkiyi sağlayan gıda saflığında kalsiyum tuzları gibi.

---

Erkek ve Kadın Yaklaşımları: Pratik Zihinler ve Duygusal Bağlar

Bu konudaki forum tartışmaları genellikle iki yönde ilerliyor:

Erkekler (Pratik ve Sonuç Odaklı Bakış):

Erkek kullanıcıların yorumlarında genellikle verimlilik, dayanıklılık ve teknoloji ön planda.

“Toprakla uğraşacağına kalsiyum karbonat koy, sonuç aynı, hijyenik de olur.”

Bu tarz yorumlar, rasyonel, ölçülebilir ve sonuç odaklı bir anlayışı yansıtıyor. Hedef: pratik çözüm, zaman kazanımı, modernizasyon.

Kadınlar (Toplumsal ve Kültürel Odaklı Bakış):

Kadın kullanıcılar ise genellikle duygusal ve kültürel boyuta dikkat çekiyor.

“Toprak kokusunu alınca, çocukluğumdaki kazan başı geliyor aklıma. Kimya doğru ama ruh eksik.”

Onlar için mesele, sadece tat değil; hatıra, gelenek ve paylaşım kültürü.

Pekmez kaynatmak, köyde komşuların birlikte geçirdiği günler, çocukların sabırsızca karıştırılan köpüğü beklediği o anlar…

Bu iki bakış açısı çelişmiyor aslında. Biri geleceğe yön veriyor, diğeri geçmişi koruyor. İkisi birleştiğinde “ruhu bozulmadan modernleşen” bir üretim anlayışı mümkün.

---

Topraksız Pekmez Üretimi: Türkiye ve Dünya’dan Örnekler

- Türkiye’de küçük üreticiler son yıllarda topraksız üretim denemelerine başladı. Gıda laboratuvarlarında analizden geçmiş, pH dengesi kontrollü “organik topraksız pekmez” etiketleri pazara çıkıyor.

- İran’da hurma pekmezi üreticileri geleneksel çamur filtreleri yerine doğal kireç taşından filtre sistemleri kullanmaya geçti.

- Yunanistan’da keçiboynuzu pekmezi üreticileri, geleneksel lezzeti koruyup hijyen artırmak için mikrofiltrasyon teknolojisine geçti.

Yani topraksız üretim, bir “ruhsuzlaştırma” değil; doğayı modern bilgiyle buluşturma girişimi.

---

Toprak, Kültür ve Kimya Arasında İnce Bir Çizgi

Bir yanda bilim var, diğer yanda duygular.

Topraksız pekmez, kimyasal olarak gayet doğru; ama geleneksel olarak “eksik” hissedilebilir. Çünkü toprak, Anadolu’da sadece mineralli bir madde değil — “toprak ana”nın kendisidir.

O, bereketin, doğallığın, sadeliğin sembolü.

Bu yüzden bazı üreticiler artık “toprak etkili ama topraksız” sistemler geliştiriyor. Bu sistemlerde toprak özelliği taşıyan mineraller kullanılıyor ama fiziksel toprak karıştırılmıyor. Böylece hem ruhu hem hijyeni koruyan hibrit çözümler doğuyor.

---

Forumun Sofrasına Sorular: Sizin Tatlı Gerçekleriniz Neler?

- Sizce toprak, sadece kimyasal bir araç mı yoksa kültürel bir değer mi?

- Topraksız pekmez yediğinizde tat farkı hissediyor musunuz? Yoksa bu fark sadece zihinsel mi?

- Geleneksel yöntemleri modernleştirirken neleri korumalıyız?

- Kadınların “anılar ve topluluk” vurgusu ile erkeklerin “verimlilik ve teknoloji” bakışı arasında bir denge kurulabilir mi?

- Köyde ya da şehirde pekmez kaynatma anılarınız var mı? Paylaşır mısınız?

---

Son Söz: Topraktan Sofraya, Sofradan Anlamaya

Pekmez, sadece üzümün özü değil; insanın doğayla ilişkisini kaybetmeden yaşama çabasıdır. Topraklı ya da topraksız… Önemli olan, bu emeğin, bu birlikteliğin sürmesidir. Çünkü kazan başında dönen kaşık, sadece pekmezi değil; nesiller arası sevgiyi de karıştırır.

O hâlde forumdaşlar, siz ne dersiniz?

Topraksız pekmez “modern bir yenilik” mi, yoksa “ruhsuz bir kolaylık” mı?

Paylaşın ki, bu tatlı sohbetin dibi hiç tutmasın.