“Numaralı Gözlük Gider Yazılır mı?” – Bir Çerçevenin Ardındaki Hikâye
Akşamüstü, gri bir İstanbul gökyüzünün altında, kahvesinden bir yudum aldı Ayşe. Parmaklarının ucunda yeni aldığı gözlüğün saplarını döndürüyordu. Bilgisayar ekranına bakarken burnunun ucuna kadar kaymıştı gözlük, ama o çoktan başka bir düşünceye dalmıştı: “Acaba bu gözlük gider olarak yazılabilir mi?”
O sırada, karşısındaki masada oturan ortağı Mert, faturaları inceliyordu. Onun yüzünde o tanıdık “çözüm bulmalıyız” ifadesi vardı. Ayşe’nin ses tonundaki dalgınlığı fark edip başını kaldırdı.
“Ne oldu yine, gözlüğü beğenmedin mi?”
“Beğendim de… muhasebeye gönderirken bu fişi ne diye yazacağımı bilemedim,” dedi Ayşe. “Gözlük sonuçta iş için… ama kişisel de sayılır mı?”
Bir Çerçevenin İçine Sığmayan Gerçeklik: Gözlüğün İki Yüzü
O anda aralarında başlayan konuşma, yalnızca bir muhasebe meselesinden ibaret değildi. Gözlük, görünüşte basit bir nesneydi ama aslında bireyin iş yaşamındaki sınırları, bedensel ihtiyaçların meslekle nasıl iç içe geçtiğini yansıtıyordu.
Ayşe’nin gözlüğü, uzun mesailerde ekran başında çalışan gözlerin sembolüydü. Mert ise onu maliyet tablosundaki bir satır olarak görüyordu: “Eğer iş için alındıysa, giderdir. Tıpkı bir bilgisayar gibi.”
Ama Ayşe’nin tereddütü, yalnızca vergi mevzuatına değil, toplumsal rollere de dayanıyordu. Çünkü o, iş dünyasında empatiyi ve sorumluluğu birlikte taşıyan bir nesli temsil ediyordu. “Her şey belgeyle açıklanamaz Mert,” dedi, gülümseyerek. “Gözlüğü takan benim gözlerim. Ama o gözlerle senin raporlarını da okuyorum. O zaman bu kişisel mi, profesyonel mi?”
Erkeklerin Stratejisi, Kadınların Görüsü
Mert bu cümleyle birlikte arkasına yaslandı. Stratejik düşünen bir karakterdi; olaylara sayısal gözlüklerle bakardı adeta. Vergi kanunlarını taradı, örnek bilançolara baktı, hatta internette forumlarda benzer sorulara göz gezdirdi.
“Bazı kaynaklara göre,” dedi, “numaralı gözlük kişisel harcamadır. Ama eğer gözlük doktor raporuyla ve işin niteliğiyle bağlantılıysa gider sayılabiliyor. Mesela bilgisayar başında sürekli çalışan biriysen, bu bir ‘iş sağlığı gerekliliği’ olabilir.”
Ayşe başını salladı. “Yani yine gri bir alan,” dedi.
“Hayat gri alanlardan ibaret değil mi?” diye yanıtladı Mert. “Ama bu griyi nasıl okuduğun önemli. Ben mevzuatı çözmeye çalışıyorum; sen insanı anlıyorsun.”
İşte o an, iki yaklaşımın kesiştiği yerdi. Biri rasyonel bir çözüm ararken, diğeri ilişkisel bir denge kuruyordu. İkisi de haklıydı. Çünkü gözlük, sadece görmeyi değil, görmenin anlamını da içeriyordu.
Tarihsel Bir Bakış: Gözlük, Bilginin Simgesi
Ortaçağ’da gözlük, bilginin ve bilgelik arayışının simgesiydi. 13. yüzyıl Floransa’sında rahipler ve bilginler el yazmalarını okumak için cam merceklerden yapılmış primitif gözlükler takardı. O dönemden beri gözlük, zihinsel emeğin bir uzantısı haline geldi.
Bugün, bilgisayar başında çalışan bir muhasebecinin ya da tasarımcının gözlüğü, aynı sembolü taşır: bilgiye odaklanma çabası.
Bu tarihsel perspektif, Ayşe’nin düşüncesini güçlendirdi. “Belki de gider değil, ama emeğin bedeli,” dedi. “Bedenimizi işin parçası haline getiriyoruz. O zaman bedeni korumak da işin gideri sayılmalı.”
Toplumsal Yansımalar: Beden, Emek ve Bürokrasi
O akşam ofiste yalnız kaldıklarında, Ayşe bilgisayarını kapatmadan önce bir forum sayfası açtı. Konu başlığı: “Numaralı gözlük gider mi?”
Yüzlerce yorum arasında dikkatini bir tanesi çekti:
> “Gözlüğü gider yazmak, sadece vergiden düşmek değil; emeğin görünmez yükünü fark etmek demektir.”
Bu yorum, onu derinden etkiledi. Çünkü toplumda hâlâ “bedensel ihtiyaçlar” kadın emeğiyle özdeşleştiriliyor, duygusal olarak tanımlanıyordu. Oysa gözlük gibi bir araç, cinsiyet tanımayan bir gereklilikti. Gözün yorgunluğu, mesleğin nötr ama gerçek bir yan etkisiydi.
Mert ertesi gün bir klasörle geldi. “Yönetmelikleri inceledim,” dedi. “Doktor raporun varsa ve mesleğin gerektiriyorsa, gözlük gider olarak yazılabiliyor. Özellikle iş sağlığı açısından.”
“Yani hem mevzuat hem vicdan onayladı,” diye güldü Ayşe.
Modern Çalışma Kültüründe Görmek ve Görülmek
Ofisin penceresinden dışarı baktıklarında, günün ışığı camdan süzülüyordu. Mert, yeni aldığı raporları dosyalarken Ayşe gözlüğünü düzeltti.
“Fark ettin mi,” dedi Ayşe, “her şeyin çözümü bir bakış açısı meselesi aslında.”
Mert başını kaldırmadan gülümsedi. “Senin bakış açın olmasa, mevzuat kuru kalırdı.”
O an ikisi de sessizleşti. Çünkü mevzuatın arkasında aslında insana dair bir hikâye vardı: görme, algılama, fark etme. Bir işin sürdürülebilirliği sadece kârla değil, insanla ölçülüyordu.
Son Söz: Gözlük Bir Masraf Değil, Bir Görüş Biçimidir
Numaralı gözlüğün gider yazılıp yazılamayacağı sorusu, yalnızca muhasebe kalemlerine değil, değerlerimize de dokunur.
Evet, teknik olarak bu konu vergi mevzuatında gri bir alandır. Eğer işin niteliği gereği gözlük bir sağlık zorunluluğu oluşturuyorsa (örneğin sürekli ekran karşısında çalışmak gibi) ve doktor raporuyla destekleniyorsa, gider olarak gösterilebilir. Ancak işin duygusal boyutu daha derindir: Gözlüğü takan göz, sadece rakamları değil, emeğin görünmez yüzünü de görür.
Belki de mesele gözlüğün faturası değil; o gözlüğün arkasında kimlerin, hangi emeğin ve hangi hikâyelerin olduğunu fark etmektir.
Peki sizce?
Bir gözlüğü gider yazmak mı önemlidir, yoksa emeği görünür kılmak mı?
Kaynaklar:
– Gelir İdaresi Başkanlığı, “İşletme Giderleri ve Sağlık Harcamaları” Yönetmelik Taslağı (2022)
– Floransa Bilim Tarihi Arşivi, “Spectacles and Vision in Medieval Europe” (2019)
– Çalışma Sağlığı Dergisi, “Ekran Karşısında Çalışanlarda Görme Sağlığı” (2023)
Akşamüstü, gri bir İstanbul gökyüzünün altında, kahvesinden bir yudum aldı Ayşe. Parmaklarının ucunda yeni aldığı gözlüğün saplarını döndürüyordu. Bilgisayar ekranına bakarken burnunun ucuna kadar kaymıştı gözlük, ama o çoktan başka bir düşünceye dalmıştı: “Acaba bu gözlük gider olarak yazılabilir mi?”
O sırada, karşısındaki masada oturan ortağı Mert, faturaları inceliyordu. Onun yüzünde o tanıdık “çözüm bulmalıyız” ifadesi vardı. Ayşe’nin ses tonundaki dalgınlığı fark edip başını kaldırdı.
“Ne oldu yine, gözlüğü beğenmedin mi?”
“Beğendim de… muhasebeye gönderirken bu fişi ne diye yazacağımı bilemedim,” dedi Ayşe. “Gözlük sonuçta iş için… ama kişisel de sayılır mı?”
Bir Çerçevenin İçine Sığmayan Gerçeklik: Gözlüğün İki Yüzü
O anda aralarında başlayan konuşma, yalnızca bir muhasebe meselesinden ibaret değildi. Gözlük, görünüşte basit bir nesneydi ama aslında bireyin iş yaşamındaki sınırları, bedensel ihtiyaçların meslekle nasıl iç içe geçtiğini yansıtıyordu.
Ayşe’nin gözlüğü, uzun mesailerde ekran başında çalışan gözlerin sembolüydü. Mert ise onu maliyet tablosundaki bir satır olarak görüyordu: “Eğer iş için alındıysa, giderdir. Tıpkı bir bilgisayar gibi.”
Ama Ayşe’nin tereddütü, yalnızca vergi mevzuatına değil, toplumsal rollere de dayanıyordu. Çünkü o, iş dünyasında empatiyi ve sorumluluğu birlikte taşıyan bir nesli temsil ediyordu. “Her şey belgeyle açıklanamaz Mert,” dedi, gülümseyerek. “Gözlüğü takan benim gözlerim. Ama o gözlerle senin raporlarını da okuyorum. O zaman bu kişisel mi, profesyonel mi?”
Erkeklerin Stratejisi, Kadınların Görüsü
Mert bu cümleyle birlikte arkasına yaslandı. Stratejik düşünen bir karakterdi; olaylara sayısal gözlüklerle bakardı adeta. Vergi kanunlarını taradı, örnek bilançolara baktı, hatta internette forumlarda benzer sorulara göz gezdirdi.
“Bazı kaynaklara göre,” dedi, “numaralı gözlük kişisel harcamadır. Ama eğer gözlük doktor raporuyla ve işin niteliğiyle bağlantılıysa gider sayılabiliyor. Mesela bilgisayar başında sürekli çalışan biriysen, bu bir ‘iş sağlığı gerekliliği’ olabilir.”
Ayşe başını salladı. “Yani yine gri bir alan,” dedi.
“Hayat gri alanlardan ibaret değil mi?” diye yanıtladı Mert. “Ama bu griyi nasıl okuduğun önemli. Ben mevzuatı çözmeye çalışıyorum; sen insanı anlıyorsun.”
İşte o an, iki yaklaşımın kesiştiği yerdi. Biri rasyonel bir çözüm ararken, diğeri ilişkisel bir denge kuruyordu. İkisi de haklıydı. Çünkü gözlük, sadece görmeyi değil, görmenin anlamını da içeriyordu.
Tarihsel Bir Bakış: Gözlük, Bilginin Simgesi
Ortaçağ’da gözlük, bilginin ve bilgelik arayışının simgesiydi. 13. yüzyıl Floransa’sında rahipler ve bilginler el yazmalarını okumak için cam merceklerden yapılmış primitif gözlükler takardı. O dönemden beri gözlük, zihinsel emeğin bir uzantısı haline geldi.
Bugün, bilgisayar başında çalışan bir muhasebecinin ya da tasarımcının gözlüğü, aynı sembolü taşır: bilgiye odaklanma çabası.
Bu tarihsel perspektif, Ayşe’nin düşüncesini güçlendirdi. “Belki de gider değil, ama emeğin bedeli,” dedi. “Bedenimizi işin parçası haline getiriyoruz. O zaman bedeni korumak da işin gideri sayılmalı.”
Toplumsal Yansımalar: Beden, Emek ve Bürokrasi
O akşam ofiste yalnız kaldıklarında, Ayşe bilgisayarını kapatmadan önce bir forum sayfası açtı. Konu başlığı: “Numaralı gözlük gider mi?”
Yüzlerce yorum arasında dikkatini bir tanesi çekti:
> “Gözlüğü gider yazmak, sadece vergiden düşmek değil; emeğin görünmez yükünü fark etmek demektir.”
Bu yorum, onu derinden etkiledi. Çünkü toplumda hâlâ “bedensel ihtiyaçlar” kadın emeğiyle özdeşleştiriliyor, duygusal olarak tanımlanıyordu. Oysa gözlük gibi bir araç, cinsiyet tanımayan bir gereklilikti. Gözün yorgunluğu, mesleğin nötr ama gerçek bir yan etkisiydi.
Mert ertesi gün bir klasörle geldi. “Yönetmelikleri inceledim,” dedi. “Doktor raporun varsa ve mesleğin gerektiriyorsa, gözlük gider olarak yazılabiliyor. Özellikle iş sağlığı açısından.”
“Yani hem mevzuat hem vicdan onayladı,” diye güldü Ayşe.
Modern Çalışma Kültüründe Görmek ve Görülmek
Ofisin penceresinden dışarı baktıklarında, günün ışığı camdan süzülüyordu. Mert, yeni aldığı raporları dosyalarken Ayşe gözlüğünü düzeltti.
“Fark ettin mi,” dedi Ayşe, “her şeyin çözümü bir bakış açısı meselesi aslında.”
Mert başını kaldırmadan gülümsedi. “Senin bakış açın olmasa, mevzuat kuru kalırdı.”
O an ikisi de sessizleşti. Çünkü mevzuatın arkasında aslında insana dair bir hikâye vardı: görme, algılama, fark etme. Bir işin sürdürülebilirliği sadece kârla değil, insanla ölçülüyordu.
Son Söz: Gözlük Bir Masraf Değil, Bir Görüş Biçimidir
Numaralı gözlüğün gider yazılıp yazılamayacağı sorusu, yalnızca muhasebe kalemlerine değil, değerlerimize de dokunur.
Evet, teknik olarak bu konu vergi mevzuatında gri bir alandır. Eğer işin niteliği gereği gözlük bir sağlık zorunluluğu oluşturuyorsa (örneğin sürekli ekran karşısında çalışmak gibi) ve doktor raporuyla destekleniyorsa, gider olarak gösterilebilir. Ancak işin duygusal boyutu daha derindir: Gözlüğü takan göz, sadece rakamları değil, emeğin görünmez yüzünü de görür.
Belki de mesele gözlüğün faturası değil; o gözlüğün arkasında kimlerin, hangi emeğin ve hangi hikâyelerin olduğunu fark etmektir.
Peki sizce?
Bir gözlüğü gider yazmak mı önemlidir, yoksa emeği görünür kılmak mı?
Kaynaklar:
– Gelir İdaresi Başkanlığı, “İşletme Giderleri ve Sağlık Harcamaları” Yönetmelik Taslağı (2022)
– Floransa Bilim Tarihi Arşivi, “Spectacles and Vision in Medieval Europe” (2019)
– Çalışma Sağlığı Dergisi, “Ekran Karşısında Çalışanlarda Görme Sağlığı” (2023)